Yuşçenko’yu zehirleyen madde:dioksin

05.09.2023
247
Yuşçenko’yu zehirleyen madde:dioksin

Sizlere Cumhuriyet Gazetesinin Bilim Teknik ekinden sağlığımızla alakalı bir alıntı bilgiyorum; Yuşçenko’yu zehirleyen madde: DİOKSİN Ukrayna muhalefet lideri Yuşçenko’yu zehirleyen dioksinler çok zehirli, belki de insanoğlu tarafından …

Sizlere Cumhuriyet Gazetesinin Bilim Teknik ekinden sağlığımızla alakalı bir alıntı bilgiyorum;

Yuşçenko’yu zehirleyen madde: DİOKSİN

Ukrayna muhalefet lideri Yuşçenko’yu zehirleyen dioksinler çok zehirli, belki de insanoğlu tarafından şimdiye kadar üretilmiş olan en zehirli kimyasal maddelerden biridir.. Dioksin grubu maddelerle zehirlenildiğinin en tipik bulgularından biri tende patlama şeklinde klor kaynaklı aknelerin yaradılışı ve ten görünümünde başkalaşımlardır. Bu vaziyet Yuşçenko’da keskin olarak kollanmış, tanı da bunun üzerine konulabilmiştir.

Murat Ozmen *

Bir zamanlar Amerikanın ortasında tam canlıların mutluluk içinde yaşadığı, uzaktan bir satranç tahtasını hatırlayan çiftliklerle sarılmış bir kasaba vardı. Şehirkbaharda hububat tarlaları, meyve bahçeleri ve yeşil tarlaların üzerinden beyaz bulutlar geçerdi. Sonbaharda meşe, akçaağaç ve huş ağaçlarının tutuşturdukları renkler uzaktaki çam ağaçlarının üzerinde alev gibi titrerdi. Tepelerde tilki sesleri duyulur, sabah sisinin sakladığı geyikler tarlalardan sessizce geçerlerdi.

Sonra acayip bir afet yöreye saklıca yayılmaya başladı. Sanki kasabanın üzerine korkunç bir lanet çökmüştü. Tavuklar esrarengiz bir hastalığa yakalanmış, inekler ve koyunlar hastalanıp can vermişti. Her yerde vefatın gölgesi vardı. Kuşlar artık uçmuyor, bahar geldiği halde kuş sesleri duyulmuyordu etrafta…

Rachel Carson 1962 yılında “Sessiz Bahar” Silent Spring isimli kitabının başında etraf sorunlarına şehirk kez böyle bir vurgu yaparak başlamıştı. Kitap 40 yılı aşkındır hali hazırda popüler ve biz etrafımızı giderek daha çok imha etmeye devam ediyor, ekosistem balanslarını artık geri dönüşümsüz olarak daha çok bozuyoruz.

Özellikle son 40 yıl içerisinde plastik malzemelerin ve organik klorlu pestisitlerin kullanımındaki çoğalış, birçok etrafsel sorunların yanında, dioksin sorununun da ortaya çıkmasına neden oldu.

Günümüzde organik klorlu insektisit kullanımı tüm dünyada yasaklanmış olup, birçok organik maddelerin misalin DDT ve öbür türevleri ve hali hazırda yaygın olarak kullanılan bazı herbisitlerin hasarlı bitki ve tohum öldürücü maddeler dioksin ismi verilen bir maddenin sarihe çıkmasında başlıca sorumlu kaynaklardan olduğu bilinmektedir. Kâğıt sanayinde kâğıt hamurunun beyazlatılması esnasında kullanılan beyazlatıcıların, odundaki organik kimyasallar ile reaksiyona girerek de dioksin ürettiği anlaşılmıştır.

Plastik maddelerin temel hammaddesi olan polivinil klorür PVC günlük yaşantımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Şampuan şişelerinden duvar kmatemlerine, su tesisat borularından plastik poşetlere kadar birçok alanda yaygın olarak kullanılmaktadır. Etrafımızda nereye baksak PVC’den mamul bir ürün ile karşılaşmamak artık olanaksız.

EN ZEHİRLİ MADDE
Dioksinler çok zehirli kimyasal maddelerdir, klorlu dioksinler ve furanlar klor kapsayan organik kimyasalların muhtelif pestisitler gibi ve plastik maddelerin imali, mikroorganizmalar tarafından yıkımı ve yanması sırasında istenmeden sarihe çıkan yan ürünlerdir.

Dioksinler belki de insanoğlu tarafından şimdiye kadar üretilmiş olan en toksik kimyasal maddelerden biridir diyebiliriz. Aslında dioksin tanımı bu gruba dahil birçok kimyasal için kullanılmakla birlikte, bunların içinde en toksik olanı 2,3,7,8-tetraklorodibenzo-p-dioksin kısaca, TCDD olarak öğrenilen maddedir.

Gelişmiş ülkeler dioksin hakkında yeterince bilgi sahibi değillerken, bu maddenin sarihe çıkmasına yol açan kimyasalları daha yaygın olarak kullanıyorlardı, ancak günümüzde mümkün olduğunca bundan kaçınmaya başladılar.

Dioksin’in ciddi olumsuz etkileri aslında Vietnam savaşı sırasında bitkileri öldürmek için kullanılan bir kimyasal maddenin Orange Agent insanlardaki toksik etkilerinin gözlenmesinden sonra anlaşılmaya başlandı. Dioksin ve dioksin-eşi kimyasalların başlıca kaynaklarını dört ana grup altında toplamak olasıdır:

4 ANA KAYNAK
1- Yanma esnasında oluşan dioksin: Özellikle evsel katı atıklar ve artıkların yakılması, demir-çelik sanayiinde madenin işlenmesi ve eritilmesi sırasında kullanılan yüksek sıcaklık, kömür, odun ve petrol ürünlerinin yakılması olarak sıralanabilir.

2- Kimyasal yapım ve harekâta sırasında oluşan dioksin: Dioksin-eşi yan ürünler klorlu fenoller, poliklorlu bifeniller, fenoksi grubu herbisitler misalin: 2.4.5-T gibi yurdumuzda yaygın olarak kullanılanlar, klorlu benzenler gibi birçok kimyasal maddenin imali esnasında oluşabilmektedir.

3- Endüstriyel ve evsel atıkların işlenmesi sırasında oluşan dioksin: Dioksin-eşi yan ürünler natürel olarak oluşan fenolik bileşiklerin klorlanması esnasında misalin: kâğıt hamurunda olduğu gibi oluşabilir.

4- Su depolama alanlarındaki dioksin: Dioksin grubu kimyasallar suda iyi çözünemedikleri ve kakdikeni oldukları için, toprakta, sedimentte ve organik maddelerde birikebilirler. Su kaynaklarını kirleten bu maddeler daha sonra taşınarak başkaca su kaynaklarına kolayca bulaşabilir, ancak genelde bu bulaşma etkisinin çok yaygın olmadığı ve bölgesel olarak etkisini gösterdiği saptanmıştır.

DİOKSİN VE ETRAF SAĞLIĞI
Günümüzde dioksinlerin insan sağlığı bakımından ne denli ciddi etkilerinin olduğu daha iyi biliniyor. Birçok toksik kimyasal ile karşılaştırdığımızda, dioksinler onlardan yüzlerce hatta binlerce kez daha düşük dozlarda alındığında dahi, daha toksik etkilere neden olabilmektedir. Bu sebeple bu konuda yapılan araştırmalara insan ve etraf sağlığı bakımından büyük bir ehemmiyet verilmektedir.

Bedene çok düşük miktarlarda alınan dioksin hormonal sistemin bozulmasına yol açabilir. Bu etkisini hormon reseptörlerine bağlanarak gösterir. Bu sebeple dioksinler öğrenilen tüm kimyasal kirleticiler içinde, “hormon bozucular” ya da “endokrin bozucular” dediğimiz kimyasalların en başta gelenlerindendir. Bu etkisi sonucunda,

* hücrede genetik mekanizmaların bozulmasına yol açabilir, bağışıklık sisteminin zayıflamasına, kanserlere, sinir sistemi bozukluklarına ve doğumsal kusurların ortaya çıkmasına neden olabilir. Amerika Etraf Koruma Ktümörümü EPA ve Dünya Sağlık Teşkilatı WHO tarafından dioksinler kanser yapıcı kimyasal maddeler grubuna dahil edilmektedir.

Ancak, insanların dioksine maruz kalmasına bağlı olarak, doğrudan elde edilen epidemiyolojik bilgi sayısı yeterli düzeyde olmadığından, olası etkiler sınay hayvanları üzerinde yapılan gözlem ve araştırmalara dayanıyor. Özellikle embriyonal gelişim esnasında bu maddelere fötüsün maruz kalması sonucunda hücresel fonksiyonlarda keskin şekilde ortaya çıkabilecek kusurlar ya da metamorfozlar, gelişimin bozulmasına yol açabilir.

Yapılan çalışmalar dioksin toksisitesi için emin bir eşik dozun bulunmadığını ve bedenimizde çok düşük dozlarda alınması sonucunda dahi bu maddeye karşı bir savunmanın bütün olarak geliştirilemediğini göstermektedir.

Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalara bağlı olarak, insanların günde ancak 1 ng/kg 1 mg’ın milyonda biri düzeyinden daha düşük dozlarda dioksine maruz kalması gidişatında embriyonal gelişim bakımından ehemmiyetli düzeyde bir riskin ortaya çıkmayacağı rapor edilmektedir.

Dioksin grubu maddelerle zehirlenildiğinin en tipik bulgularından birinin tende patlama şeklinde klor kaynaklı aknelerin yaradılışı ve ten görünümünde metamorfozlar olduğu Chloracne bildirilmektedir. Bu vaziyet Yuşçenko’da keskin olarak kollanmış ve büyük olasılıkla dioksin zehirlenmesi şüphesine bağlı tanı da bunun üzerine konulabilmiştir.

BESİN ZİNCİRİNDE
Etrafsel kirleticilere bağlı olarak tüm yaşam civarlarında dioksin kirliliği görülebilir. Dioksin etrafta oldukça kakdikeni ve yağda kolay çözünebilir bir madde olduğundan dokularda kolayca birikime uğrar. Bunun sonucu olarak özellikle besin zinciri yolu ile canlıdan canlıya taşınması ve her birinde giderek daha yüksek dozlara ulaşması söz konusudur. Misalin dioksin ile kirlenmiş olan sularda yaşayan balıklar aracılığı ile bunları tüketen insanlar, dioksin ile kirlenmiş çayırlıklarda beslenen hayvanların etini yiyen insanlar bu maddenin etkisine maruz kalabilir. Tabiatta oldukça kakdikeni bir madde olduğundan, sürekli olarak kirlenen civarlar bunun sonucunda hem ekosistem dengesini bozacak, hem de o civarda yaşayan insanlar için ciddi bir sağlık sorunu oluşturacaktır.

Daha sağlıklı bir etrafta yaşamak ve sağlıklı etrafın gelecek kuşaklara bırakılmasını sağlamak açısından, Türkiye’nin AB kapısında iken etrafye daha fazla duyarlı olması kaçınılmazdır. Bu sebeple tüm etrafsel kirleticiler ve özellikle dioksin ve eşi kirleticilerin kaynaklarının en aza indirilmesi, dioksin kirliliğine neden olan atıkların mutlaka ön arıtımdan geçirilerek bu maddenin kökeninin etraftan uzaklaştırılması, organik klorlu pestisitlerin kullanımından kesinlikle vazgeçilmesi ve halk sağlığının korunması için cemiyetin bu konularda daha fazla bilinçlendirilmesinin zamanı çoktan geçiyor. AB trenine binemesek dahi, bizler bu topraklarda var olan muhteşem natürel zenginliklerimizle yaşamaya devam edeceğiz. Etrafye saygı, geleceğe yatırım demektir.

* Prof. Dr.
[email protected]
İnönü Üniv. Biyoloji Dağıl. Öğretim Üyesi

Kaynaklar:
Rachel Carson, Silent Spring, Mariner Books; 40th Annv ed.,400 sayfa, 2002. 2- EPA Dioxin Reassessment Health Assessment, Volume III: Risk Characterization http://www.cqs.com/dioxh96.htm, 1994. 3- Cole P, Trichopoulos D, Pastides H, Starr T, Mandel JS. Dioxin and cancer: a critical review. Regulatory Toxicology and Pharmacology 38: 378-388, 2003. 4- Masuda Y. Health effect of polychlorinated biphenyls and related compounds. Journal of Health Science 49: 333-336, 2003. 5- Behnisch PA, Hosoe K, Sakai S. Combinatorial bio/chemical analysis of dioxin and dioxin-like compounds in waste recycling, feed/food, humans/wildlife and the environment. Environment International 27: 495-519, 2001.

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.